15 Ağustos 2011 Pazartesi

SİZ BENİ TANIRSINIZ...

           Her yer kalabalık herkes bir telaşta, ruhum bile bedenimle bir bütün bense yapayalnızım........
    
                                     Yalnızım , üzgünüm, kızgınım ve kırgınım!
        Yalnızlığım ; kimsemin olmaması yada kalmaması olabilirmi diye düşünmedim değil. Hayır sebep bu değil , sadece kendimi soyutlamam insanlardan.Sebep ise yalanları dolanları ve çıkar amaçlı düşünceleri. İnandık, güvendik, kol kanat gerdik, yalanlarını görmezden, yalnışlarını duymazdan geldik. Kör olduk , sağır olduk....
Aslında hata yinede benim  biliyorum , hayatıma alırken onları; cv istemedim,yargılamadım yada sorgulamadım!
Herkesi kendim gibi bildim.Çevreme baktığımda çıkar amacı olmayan dostluklar,arkadaşlıklar, akrabalıklar, kardeşlikler olmadığının artık geçte olsa farkı ettim .Ne annem gibi karşılıksız seven ne de babam gibi kol kanat geren var ! Olması zaten bir olasılıktan ibaretti  ve bunuda çok yakın zaman yaşayarak gördüm!
        Üzgünüm evet hemde çok ... İnanamak ve güvenmek gibi kavramların yalan ve dolanla kardeş olduğunu yada kardeşin yalan ve dolanla donatılılmış bir kale inşa etmesi kendine ve bu kaleden nereye gittiği belli olmayan oklar fırlatması şu anki en büyük üzüntüm çünkü bu oklar sadece bana zarar vermekle kalmıyor çok yakınımdaki ve çok kıymetli değerlerime de zarar veriyor.Neyse bunuda yaşayarak görmüş olduk 3 kuruşluk adamlara 5 kuruşluk değer verirsek kim olursa olsun kalan 2 kuruşla bizi üzerler gerçeği ...
        Kızgınım en çokta kendime, hayatımın genelinde bu böyledi zaten .İnsanlar konuşur kimisi büyüğümüz,
kimisi küçüğümüz dinleriz.Büyüğümüze saygımız var ses çıkarmayız, küçüğe cahil deriz göz yumarız. İyide nereye kadar gider.Bizim de dilimizin kemiği yok ama insanlığımız var, terbiyemiz var, manevi duygularımız var. Hep oldu ve olacak ta belki işte bu sebepten kendime kızgınım.Cevap vermemek yada vermek istememek.Aslında böyle durumlarda hayatın gerçeği olan deveyi diken, insanı s....  yaranır cümlesi aklımdan geçiyor...Hiç bir zaman bunu yapmadım kendime kızgınım....
        Kırgınım herkese, beni tanıyan bilenler başta olmak üzere.Hayat olmuş çıkar,çakal dünyası.Kimi paranın peşinde,kimi kariyerin. Son yıllarda bunu daha iyi gözlemledim, gemisini götüren kaptan misali inanılmaz entrikalar falan . Durun ya ! Ne oluyoruz demeden bok çukuruna itilmek. Çık çıkabilirsen, yapılan hainliklere mi yanasın, yoksa inanç ve güvenin yıkılmasına mı? Ne dostluk var nede kardeşlik  var bu dünyada, sadece yalanlar üzerine kurulmuş gerçekler, ben bunu yaşadım siz ne yaşadınız bilmiyorum.Kırgınım  bu hayata ve beni tanıyan insanlara....
                            BEN SİZİ TANIYAMAMIŞIM AMA SİZ BENİ TANIRSINIZ.... e&a
       
       



31 Mart 2011 Perşembe

Hayatın Anlamı

Bir hayat yaşıyoruz anlamsızca desek te  aslında hayatın anlamını mı bilmiyoruz. Yoksa hayatı anlamlı mı yaşayamıyoruz? Aslında hayatın anlamı yanımızda !
         Çocukken annemiz  babamız ve  kardeşlerimiz.  Hayatımızda sadece onlar var bu dönemde, bizi karşılıksız , sebepsiz seven , değer veren insanlar ve ne pahasına olursa olsun bizi hep sevecek ve sayacak gönül ve kan bağımız olan insanlar. Bu hayatımızın 1. Evresi. Mutsuzluk yok çevremizde kim varsa üstümüze titrer leb demeden leblebiyi  anlarlar  . Hayat kıyak !  en iyi dönem bu olsa gerek yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda. Aslında bizlerde birer yetişkiniz artık bu dönemin en kıymetli noktasın şimdi anlıyoruz  HER ŞEY SAF VE KARŞILIKSIZ !
     Gençliğimizde; dostlarımız, arkadaşlarımız,  sevgililerimiz  platonik aşklarımız, briyantinli jöleli saçlarımız, sivilcelerimiz, takımımız vatan borcu vs. Hayatın en zor ve karışık dönemi bu 2.evredir.Bu dönem doğruları ve yanlışları yani anlam ile anlamsızlığın kaosunun yaşandığı  ve maymunun gözünü açtığı zamandır .Biz erkekler bu dönemi karmaşık yaşayanlardanız ,bu dönemde  ,delikanlı idik, mekansız imparatorduk ,isyankardık, asabiydik, ağar abiydik, sapına kadar milliyetçiydik  falan derken sıçtır lan sen daha bir bok  değilsin dendiğinde iki şişe bira yada  bir kadeh rakı ile Yunanistan’ı bir gecede alacak kadar anlamsız bir hayattır. Aslında bu yolda ölenlerde oldu mum gibi sönenlerde . Şaka bir yana tehlikeli bir evre . Hayatın bu evresinde ailemizin kontrolünü kendi kontrolümüze çevirmek için inanılmaz savaş veririz. Arkadaşlarımızın etkisinde kalmamız dan tutunda salak saçma şeylerinde uğruna hayatımızı hiç ederiz. Bu dönemde anne ve baba kavramını ve sevgisini tamamen unuturuz. Gerçek adında saklı DELİ-KANLI ! Deli ya işte kanı da deli beyni de, ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Okul  bir kız ile tanışırız , kız derki naber biz erkeklerden  bin haber  hemen manita ayakları, sevgili falan , kafaya bir kutu jöle boşalt , dedemizden kalma baba parfümü ile duş al sonra okula. Okulun kapısında malak yalamış gibi parlayan saçlarla öğretmeler geri çevirmesi ile karizma yerlerde , daha sonrasında  gelen delilik isyanıyla okulu bırakma eylemi. Okul dedim de aklıma geldi, bu evrede alınması gereken eğitim çok önemli ama biraz önce anlattığım sadece bir örnek bunun gibi daha niceleri vardır, bunları daha sonraki yazımda kaleme alacağım. Türkiye’deki eğitim seviyesinin düşük olmasının sebeplerinden biri belki de en büyük yüzdesi  hayatımızın ikinci evresi yada ergenlik dediğimiz bu kaosun yarattığı yıkımlar ve bu gibi olaylardır. Bizim zamanımızda bazı okullar çok meşhur olmasa da tercih ediliyordu, aslında biz başarının anahtarını  daha 2.evremizde kaybetmişiz. Bu okullar da eğitim alsaydım (3.gün şutlanmaz isem) şimdi kimin yerinde olurdum çünkü ülkemizdekiler bu beyinle ancak bizim meclisimizde ki koyun güderler. Nerden geldi bu açıklamalarda aklıma, tamam ; bazı okullar  bu evrenin  kesin çıkış kapısı zararsız ve yıkıntı sız çünkü beyin temiz dünya temiz, kafaları boşaltıyorlar  ve içine farklı dolum yapıyorlar (fotokopi kartuşu gibi). Yada çevre ve özenti etkenleri ile sokak eğitimi alacaksınız .  Bu eğitim tipi 2.evrede gençlerin tercih oranı yüksektir. Çünkü ortam mortam ayakları falan vardır. Kafaları bu aldığınız ortamlardaki alkol uyuşturucu vb. malzemelerle boşaltıyorsunuz ve ortamın ağır abisi daha çok reis, baba(şam babası) gibi çeşitli isimlerde adlandırılan öğretmenler ile tekrar kafaları dolduruluyorsunuz (masamızda boş şişe olmaz doldur modeli ile). Evet aslında ağlanacak halimize gülüyoruz burada 1.evremizde aldığımız anne baba sevgisi ağır basanlar bu yıkımları yaşamıyorlar ya da artçı sarsıntılarla atlatıyorlar. Bizler 2.evrede bu durumlara düşmemek adına çocuklarımıza güvenimiz olsa bile 1.evreden itibaren ipi sıkı tutmalıyız ve kesinlikle yavrularımızı bu hatiplilere karşı önlemler almalıyız. Bu evrede gençler aslında çok yalnız hayatın anlamını bulamıyorlar. Onlara yardım etmeliyiz elinden tutmalıyız.
     Aile kurduğumuz da  evlendiğimizde ;  aşkımız diye adlandırdığımız, nikahı basınca KARI mız olan bir türlü eşim, aşkım kelimesini söyleyemeyen , unutkan erkek  eşşek beynimiz bizi aslında hayatımızın 3.evresinde mutsuzluğa itmeye başlıyor. Vermekten yoksun ve bencillikten oluşan bu erkek eşşek beynimiz doymak  bilmediği gibi aldığının ya da yaşadığının anlamını bilmeden anırmaya başlar. Hayat yavaş yavaş anlamını yitirmeye ve bir kanser hücresi gibi Aşkımıza(toplumuzda KARIm diye adlandırılan eş)olan sevgi çemberinin üzerine yerleşir. Şimdi ben bu 3. Evreyi yaşayan biri olarak(eşşek beyinli yani erkek tarafı) bu konuyu biraz irdelemek istiyorum. Lan oğlum eşşek oğlum,eşşek beyinli  evli barklı adamsın , karın yanında karşıdan mini Cooper (mini etekli bayan) kaptırmış geliyor senin ne işin var onun şeridinde geç sağa! bak önüne ( zaten eşinin tersindesin). Sonra eşin bir bakıyor yerler ıslak sebep bizim eşşeğin salyaları yerlerde ! Ayıptır  ,  günahtır ya  sen eşini annesinin, babasının sevgi bahçesinden iki büklüm , kan ter içinde utangaç ve mahcup bir şekilde Allah’ın emri ile istemedin mi eşini eşşekoğlu eşşek , daha ne o zaman neden gözün dışarıda hayvan herif , önünden yesene, şeridinden gitsene . Düşün kü eşine sana vermemişlerdi  sonra ah aşkım , ah ciğerim diye içip içip elizabeth(bu bir sabun markası) . Yada evlisin bir bakmışsın elinde mahkeme celbi, hayvanat bahçesine davetiye eşşek beyinli bey fendi şu tarihte geliniz. Bunun gibi daha çok hikayeler vardır bu sadece bir kısmı aslında  . Evlilik kainatın  en ciddi ve mukaddes kurumudur. Şakaya  gelmez eşini mutlu eden MUTLUDUR. Tabi bayanları da yazacağım ama şimdi değil .  Her şey karşılıklı gibi gözükse de 1. Evredeki karşılıksız sevgiyi hatırlayalım, çocukluğumuza dönelim , ailemizden aldığımız sevgiyle düşünelim , eşimize zaman verelim , sıkıntılarına ortak olalım , eş kimliğinden çıkıp dost olalım ,arkadaş olalım konuşalım , zaman zaman çiçek alalım , ağzımız laf yapmıyorsa yazıya dökelim, yakınlaşalım ,sevelim, saygı gösterelim ben bunları yazıyorum da yapıyor musun diye sorarsanız elimde geleni yapmaya çalışıyorum, bazen yanlış anlaşılıyorum bazen de doğru. Ama savaşmalıyız kendimizle eşimizle değil! Mahkememizi kendimiz yapmalıyız çevremizdeki arkadaş ya da  dostlarımızla değil. Bu ilişkiyi biz yaşıyoruz ve devam ettirmeliyiz. Çevremizin ağzına bakarsak vay halimize çünkü bekara boşamak kolaydır. Neyse ben  bu yazı işini sevdim çünkü bunları kaleme almam bir arkadaşıma anlatmaktan daha keyifli. Oldu ki bir gün kafanız bir konuya takıldı bana yazın cevabınızı  tüm samimi duygularımla alacağınıza emin olun.
HAYAT; OLUP BİTENLERDEN SONRA İÇİMİZDE HİSSETTİĞİMİZ BİR MUTLULUK, YÜZÜMÜZDE BELİREN BİR GÜLÜMSEMEDİR. KEDERLİ ANLAR UNUTULUR GİDER.
SİZLER BİZLER  KALIRIZ GERİYE
EN İÇTEN SEVGİLERİMLE  e&e

3 Mart 2011 Perşembe


KALBİMDEN GEÇENLER

HER BİRİMİZ HAYATIMIZI YAŞARIZ
İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE ,YENİSİYLE ESKİSİYLE...
SEVDİĞİMİZLE SEVMEDİĞİMİZLE , GÖRDÜĞÜMÜZLE GÖRMEDİĞİMİZLE.....
DUYDUMUZLA DUYMADIĞIMIZLA , GİTTİĞİMİZLE GİDEMEDİĞİMİZLE....
KAZANDIKLARIMIZLA KAYBETTİKLERİMİZLE..
SÖYLEDİKLERİMİZLE SÖYLEYEMEDİKLERİMİZLE.....
YAPTIKLARIMIZLA YAPAMADIKLARIMIZLA ...
DÜŞÜNDÜKLERİMİZLE DÜŞÜNEMEDİKLERİMİZLE...
KAFAMIZDA SAÇ BİTER BUNLAR SAYMAKLA BİTMEZ,
ÖMÜR BİTER YİNEDE BİTMEZ......
KEŞKELER BU DÜNYANIN EN BÜYÜK HASTALIĞI, BİTMEZ BU KEŞKELER BİTMEZ....
YAŞAYIN HAYATI DOYA DOYA SEVDİKLERİNİZE SARILARAK,TAKMAYIN KAFAYA
HİÇBİR ŞEYİ... RAKI İÇEN ÖLDÜDE SU İÇEN ÖLMEDİMİ ? RAHAT OLUN AMA MANTIKLI KİMSENİN YAŞAM HAKKINA ZARAR VERMEDEN İNCİTMEDEN ÜZMEDEN... HER BİRİMİZ ANA KUZUSUYUZ, BİZİMDE KUZUMUZ VAR SİZLERİNDE VAR YADA OLACAK ,ONLARA
YAPILMASINI İSTEMEDİKLERİNİZİ SİZDE YAPMAYIN, SAYGI DUYUN SEVGİ GÖRÜN , SEVGİ VERİN SAYGI GÖRÜN HAYAT ASLINDA BU KADAR BASİT,ÇARPIM TABLOSU GİBİ
EZBERLE VE YAŞA ! PAYLAŞIN : SEVGİNİZİ , DERDİNİZİ BAKIN GÖRECEKSİNİZ ,
PAYLAŞTIĞINIZ SEVGİ BÜYÜYECEKTİR(+) PAYLAŞTIKÇA DERTLER KÜÇÜLECEKTİR(-)..
UZUN LAFIN KISASI ALDIĞIMIZ NEFESİN KIYMETİNİ BİLELİM HAYATIMIZI İLİKLERİMİZE KADAR YAŞAYALIM...

MUTLU YARINLAR

SAYGILAR
   e&a

"Başarılı bir insan olmaya değil,değerli bir insan olmaya çalışın"
“Ya ümitsizsiniz. Ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz. Ya da çare sizsiniz.”